26 Temmuz 2010 Pazartesi

Dün yine geldi.



Hafif bir rüzgar yalıyor boynumu, ürpertiyor. Kağıda çeviriyorum gözlerimi, bulanıyor. Daha fazla çizecek kadar kendimde değilim. Eve döneceğim diyorum elbet; işte o zaman her şey istediğim gibi olacak. Sen de.




17 Temmuz 2010 Cumartesi

İM.

... adım yok, kimim kimsem yok, ait olduğum bir yer yok. Etten; kemikten miyim ? ; yoksa renk ve çizgiden mi? Niçin bacaklarım yok ? Var ise neden hissetmiyorum ? Bünyemde yaşayan iki farklı adam mı var ? Kimim ben?

Zorunlu ya da değil; tek yoldaşım yanımdaki bu küçük kedi mi ? ya da eğer varsa yanımdaki insan veya insanlar yalnızca bir kedi kadar mı işlev sahibi ? Neden pencereden dışarı bakmak bu kadar acı verici mevsim baharken ? Veya mevsim bahar mı ? Neden en en katlanılamaz masal kahramanı Pollyanna bu vakitler ? Neden akrep ve yelkovan benimle dalga geçercesine yavaş hareket ediyorlar ? Neden biraz renkli her şeye hemen "eğlenceli" yaftası yapıştırılıyor ? O halde doğadaki en zehirli yılan, neden en göz alıcı yeşil ? Bir şeyleri sorgulamak niçin bu denli tehlikeli ?

Dibe ne zaman vuracağımı bilemediğim bir boşlukta sürekli düşüyorum. Bu boşluğu dolduramayacak kadar küçük ; yerinden oynatılamayacak kadar büyük bir taşım ben...

İM - 2006 / artist2007


12 Temmuz 2010 Pazartesi

Aman!



Bununla alakalı yazı yazacaktım, ama sonra dedim ki; iş kendini zaten anlatıyor. Homer haklı değil mi ama ?

4 Temmuz 2010 Pazar

eski makinam / my old machine - 2007

Sevgi yumaklarına...


... Önce göklere çıktım; ayaklarım yerden kesildi. Ben budamaya çabaladıkça, rengarenk çaputlar bağladılar sakat dallarıma. Gelin gibi süslendim; yükseldikçe yükseldim. Her şeyimi paylaştım elimden geldiğince ve sonunda hiç bir şey kalmadı benden geriye. Soyulup soğana çevrilmiş bir ruh ve ardından o büyük sessizlik.

Büyük bir gürültü ile uyandım. Ben sözde bir fidanken bana su veren, onlarca insan, baltaları ellerinde küfürler savurarak, acımasızca darbeliyorlardı beni. Bu sefer farklıydı. Daha önce de dallarım kırılmıştı ama hastadır, buduyorlardır demiştim. Rengarenk çaputlarımın hiç biri yoktu artık.En çok da gölgemde serinleyenler üzdü beni. Vermeden almak isteyenler. Sadece lambamı okşayıp, dileklerini yerine getiren bana gülümserken, arkasında domates saklayanlar. Görmüyor musunuz? Yaralıyım. Ama hala çok sağlamım ve gülümsemeye devam edicem hepinize inat!

Her şey oldum belki ama hayatımda karanlık kabadayısı olmadım. Hep yüz yüze dövüştüm. Yiğidin hakkını teslim ettim yiğide, edebildiğimce. Şimdiki 'BEN'! Sıkılmadın mı b'olum aynı filmi izlemekten ? Sıcaktan bunalırsan da bi gölgeleneyim dersen ben burdayım, gel dile benden ne dilersen...

Kıçıma göre pantolon bulamıyorum...


Geçenlerde kendime bi' pantolon alayım dedim. AVM AVM dolaştım. Abi'ler sizce de pantolonların erkek bedenlerinde bi sıkıntı yok mu? Abi 34 bedenden yukarı pantolon yok ve 34 beden diye verdikleri pantolonlar bacağımızdan geçmiyo artık. Yeter! Bu yumruk kadar kıçlı, ince uzun bacaklı erkek arkadaşlarımız moda oldu olalı biz omuzlu kalçalı erkek gibi erkekler pantol bulamıyoruz.

En sonunda girdiğim bi mağazada,kalıp olarak beni andıran bi tezgahtar abime dedim ki;

-Abi ne olacak bu gidiş? Ne olacak abi bu dar pantollar?

Yakasına yapışmış ondan bi' cevap bekliyordum. Onu bir kaç kez sarstım, gözleri doldu; bıraktım. Sarılıp mi müddet ağladık. Anlamıştım, bu engellenemezdi. Eve döndüm. Duvarımdaki ergenlik dönemimden kalma dev Vin Diesel posterine küfür ettim, uyudum.

Erkek pantolonlarında bir 'gay' hakimiyeti söz konusu. Yahu diyeceksiniz sen doğru markalara bakmıyosundur. Vallahi herkes takılmış bu yumruk kıç sevdasına. İsyan edelim abi! Çok kiloluyum diycem o da değil! Bizden büyüğü ne giyer merak ediyorum. Eşofmanın bu kadar revaçta olmasının sebebi budur!

European capital of culture (!)



Fatih Sinan Şimşek / Emre Koç

somethin' - Brera 2006

i hate crowded parties! / kalabalık partilerden nefret ederim!




illustrated & animated 4 MTV - 2005



la linea?

leo & mathilda